google.com, pub-4773126959347237, DIRECT, f08c47fec0942fa0

   
 
  E- AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI

 

E- AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
 
 
Diş ve diş eti hastalıkları ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasındadır. Ancak hayatı doğrudan tehdit etmediği için gereken önem verilmemektedir.
Ağız sindirim kanalının girişidir. Ağızdaki olumsuzluklar diş sağlığının bozulmasına, sindirimin olumsuz etkilenmesine yol açar. Ağızla aldığımız yiyecekler çiğnenip, tükürükle karıştırılarak yutulmaya ve sindirime hazır hale getirilirler. Ağız aynı zamanda konuşmaya yardım eder. Tat alma organı olan dilin; çiğneme, yutma, konuşma gibi çok önemli yan görevleri de bulunmaktadır. 
Dişlerin besinlerin parçalanması, öğütülmesi görevlerinin yanı sıra konuşmada ve görünümümüzde önemli etkileri vardır. Dişleri eksilmiş kişilerin bazı sesleri çıkarabilmeleri zorlaşır, çiğnemede ve/veya ısırmada da zorluk olur. Dişlerin gelişim süreci içerisinde ilk çıkan süt dişleri, daha sonra yerlerini  kalıcı dişlere bırakır. 
Ağız ve diş sağlığında en önemli iki hastalık diş çürükleri ve diş eti iltihaplanmalarıdır. Diş eti hastalıkları kimi zaman diş yuvasının bulunduğu çene kemiğinin erimesine kadar ilerleyen bir etki yapabilir. Diş sağlığının bozulması vücuttaki diğer organları da etkileyebilir. Dişler neredeyse bütün sistemleri olumsuz etkileyen sürekli enfeksiyon odağı haline gelebilir ve  kalp, böbrek, eklemler vb. yapılarda önemli sağlık sorunlarına yol açabilen enfeksiyonlara kaynaklık edebilir. 
Ağızda ve dişlerde yapısal ve işlevsel herhangi bir bozukluğun olmaması, ağız ve dişlerin görevlerini tam olarak yapabilmeleri durumu “ağız ve diş sağlığı”nın varlığını gösterir. 
1. Diş Çürümesi 
 
 
Diş çürüklerinin oluşmasında üç temel etmen bulunmaktadır: Duyarlı bir diş yüzeyi, mikroorganizmalar için elverişli yiyecek artıkları, bunların parçalanmasına ve asit oluşumuna yol açacak mikroorganizmaların varlığı. Besinler içinde diş çürümesine en çok neden olanlar karbonhidratlar, yani kabaca, şekerli gıdalardır. 
Dişler düzenli olarak fırçalanır ve bakımlarına özen gösterilirse, mikroplar onlara zarar veremezler. Diş çürüğü, dişte oyuklar yaparak dişin yapısını bozan ve kendi kendine iyileşmeyen bir hastalıktır. 
Dişler iyi temizlenmeyecek olursa, üzerinde besin artıkları ve mikroplar birikir. Ağız içerisindeki bakteriler yiyecek artıklarındaki şekerli maddeleri kullanarak onu saydam, yapışkan bir madde haline getirir ve dişler üzerine yapışmasını sağlar. Bu birikintilere plak denir. Bu plaklar bakterilerin diş üzerinde tutunmalarını da kolaylaştırırlar. Besinlerin tatlandırılması için kullanılan şekerli maddelerin içinde bulunan asit, dişlere zarar verebilir, ancak bakterilerin kendileri de asit oluşturabilmektedir. Asit diş minesinin erimesine neden olur. Böylece oluşan erime bölgelerinden giren mikroplar kolayca alttaki yumuşak dokuya ulaşabilirler. 
Asitler dişin koruyucu tabakası olan diş minesi üzerinde küçük delikçikler oluşturur. Bu delikler giderek genişler ve küçük oyuklar haline gelir. Diş minesinin erimesinden sonra çürük hızla ilerler, alttaki tabakada geniş ve derin bir oyuk meydana getirir. Diş çürüğü diş özüne doğru ilerledikçe dişler ağrımaya başlar. Çürük daha da ilerlerse diş özü bölgesinde ve çene kemiği içerisinde cerahat oluşmaya ve birikmeye başlar. Buna diş apsesi denir. Eğer diş hekimi tarafından daha başlangıcında tedavi edilmeyecek olursa çürük diş için daha zor, karmaşık ve pahalı tedaviler gerekebilir. Diş plağı, diş etlerinin önemli hastalık nedenlerinden biridir. Yemeklerden sonra dişlerin fırçalanması ve diş ipi kullanarak yemek artıklarının çıkarılması dişlerin çürümesini, diş eti hastalıklarının oluşumunu ve ilerlemesini önler. 
Dişlerin ağrımaması sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Diş ağrısının olması için diş çürüğünün çok ilerlemiş olması gerekir. Diş çürüklerinin tedavi edilebilir dönemde belirlenmesi için ağrı oluşmasını beklemeden senede en az iki kez diş hekimine giderek dişlerin muayene ettirilmesi gerekir. Diş hekimleri gerektiğinde dişlerin filmini çekerek gözle görünmeyen diş oyuklarını da belirleyebilirler. 
Diş çürüklerinin erken dönemde tanınması dişlerin kaybedilmesini engelleyebilir veya en azından geciktirebilir. Bu hem sağlık açısından, hem de sosyal ve ekonomik açıdan önemli katkılar sağlar. Ağza takma diş takılmasına olan ihtiyacı azaltır. Hiçbir şey kendi doğal dişlerimizin yerini tutamaz. Kalıcı dişlerin erken dökülmesi beslenme sorunlarına neden olur. Doğal dişlerin uzun süre dayanmasında ağız ve diş bakımının önemi çok büyüktür. 
Diş sağlığı açısından sularla aldığımız flor da çok önemlidir. Sularında flor eksikliği olan yerleşim yerlerinde diş çürüklerinin oranı çok artar. Bu nedenle florla ilgili olarak sağlık kuruluşlarının önerilerine uyulmalıdır. 
2. Diş Eti Hastalıkları
Dişin diş eti dışında görünen bölümü diş minesi denilen sert bir tabaka ile kaplanmıştır. Bunun altında daha yumuşak bir yapı vardır. En içte ise diş özü vardır. Burada bol miktarda damar ve sinir bulunur. Diş gövdesi diş etine ve onun altındaki kemiğe girdiği bölümde daralır. Bu bölüme dişin boyun bölümü denir. Çene kemiği içinde kalan bölümüne ise dişin kök bölümü adı verilir. Diş kökü diş yuvasında çene kemiğine özel doku uzantıları ile sıkıca bağlanmıştır. Diş eti hastalıkları, diş çürükleri ağız kokusuna neden olabilir. Ağız kokusu olduğunda nedeni araştırılmalıdır. 
Diş eti hastalıkları en önemli diş sağlığı sorunları arasındadır. Ağız hijyeninin bozukluğu ile yakından ilişkilidir. Başlangıç döneminden itibaren diş etleri kolay kanar. Diş eti kanamalarında diş hekimi muayenesi zorunludur. Diş etleri, diş yuvaları ve ağız tabanındaki iltihaplanmalar genel olarak diş eti hastalığı olarak bilinmektedir. Diş üzerindeki plaklar bunun en önemli nedenidir. Tedavi edilmeyen diş eti iltihapları çene kemiğinin de iltihaplanmasına ve zarar görmesine yol açabilir. 
Diş çürüğü, diş eti hastalıkları, sinüzit, bademcik iltihabı, solunum sistemi hastalıkları, sindirim sorunları, ağız bakım yetersizliği ağız kokusuna neden olabilir. Bu hal, sosyal ilişkileri de etkiler. Bazı metabolizma hastalıkları da ağızda kendine özgü kokular yapabilir. 
3. Dişlerin Gelişim Bozuklukları 
Ağızda kapanma bozukluklarına neden olan diş düzensizlikleri dişlerin çürümesini kolaylaştırır ve daha erken dönemde dökülmesine yol açar. Düzensiz dişler, alt ve üst çene arasındaki ilişkinin bozulmasına neden olabilir. Çiğneme ve temizleme güçlüğü yaratırlar, kötü ağız kokusuna yol açarlar.
Düzensiz dişlerin en önemli nedeni süt dişlerinin zamanından önce yitirilmesi olabilir. Bunun sonucunda çıkan kalıcı dişler birbiri üzerine gelecek biçimde yerleşebilirler. Düzensiz dişler konuşma bozukluklarına ve görünüm bozukluklarına neden olabilir. 
Sigara dişlerde renk değişikliği yapar. Sigara içenlerin dişleri kahverengimsi bir renk alır. Canlılığını kaybetmiş olan dişler gri renkte görünür. Çocuklarda hatalı olarak kullanılan bazı ilaçlar da dişlerde renk değişikliğine neden olabilir. Aşırı derecede flor dişlerin sararmasına neden olabilir.
Hamilelikte ve süt çocukluğu döneminde kullanılan antibiyotik vb. bazı ilaçlar dişlerde kalıcı renk değişikliklerine neden olabilir. Bu nedenle hekim önerisi olmaksızın ilaç kullanılmamalıdır. 
4. Ağız ve Diş Sağlığı Nasıl Korunur? 
Diş hastalıkları ve diş sağlığının korunması açısından erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle yılda en az iki kez diş hekimine muayene olunması önerilir. 
Diş çürümelerinin önlenmesinde sularda yeterli flor olması, düzenli olarak dişlerin fırçalanması, diş ipi kullanılması, aşırı tatlı ve şekerli yiyeceklerden olabildiğince kaçınma bunlar yendiğinde mutlaka dişlerin fırçalanması, diş hekimi kontrollerine gidilmesi temel uygulamalardır. Diş eti hastalıklarının önlenmesinde de diş fırçalama ve düzenli diş hekimi kontrolleri önemlidir. 
Dişlerde gelişim bozuklukları varsa erken dönemde özel diş hekimliği dallarında uzmanlaşmış birimlere başvurularak gerekli tedavi sağlanmalıdır. 
Aşırı asitli ve şekerli yiyecekler mikroorganizmaların etkisini artırır. Dişler sert cisimlerle karıştırılmamalı, fındık, ceviz vb. kabuklu yiyecekler dişlerle kırılmamalıdır. Bunlar diş minesinin çatlamasına ve bakterilerin etkisinin artmasına neden olur. Diş minesinin koruyucu etkisi ortadan kalkar. 
5. Diş Fırçalama Tekniği 
Dişlerimizi korumanın en etkili yolu düzenli olarak fırçalamaktır. Diş fırçalamanın ilk adımı doğru fırça seçimidir. En uygun fırça naylon ve orta sertlikteki fırçalardır. Ağız içinde kolay hareket ettirilmesi ve arka dişlere rahat ulaşabilme açısından fırçanın kafasının fazla büyük olmaması tercih edilir. Uygun fırça seçildikten sonra dişler en az günde iki kere düzenli olarak fırçalanır. Diş macunu ağza verdiği hoşa giden koku ve his nedeniyle diş fırçalanmasını kolaylaştırır. Diş parlatma tozları diş hekimi önerisi olmadıkça kullanılmamalıdır. Aşırı kullanımlar diş sağlığı açısından zararlıdır. 
Diş fırçalanmasında fırçanın duruşu dışındaki temel hareket aynıdır: Fırça diş eti çizgisine eğimli olarak yerleştirilir. Bu durum bozulmadan küçük dairesel hareketlerle dişler fırçalanır. Daha sonra fırça, bir fırça boyu kadar kaydırılarak fırçalama sürdürülür. 
1.   Diş fırçası 45 derecelik açı yapacak biçimde tutulur ve diş eti hizasından başlanarak ağız  boşluğuna doğru fırçalamaya başlanır. Dış yüzeylerden başlayan fırçalama sert darbeler halinde değil, yumuşak ve daireler çizecek biçimde, ön dişlerden arka dişlere doğru yapılmalıdır. 
2.   Daha sonra dişlerin iç yüzeyleri aynı şekilde fırçalanır. Bu işlemde fırça eğik tutularak, diş etinden ağız boşluğuna doğru hareket ettirilir. 
3.   Daha sonra dişlerin çiğneme yüzeyleri fırça düz olarak ileri geri hareket ettirilerek fırçalanır. 
Fırçalama işleminin en az iki-üç dakika sürmesi gerekir. Sağlıklı diş etleri fırçalama sırasında kanamaz.
Diş fırçası kişiye ait bir araçtır, başkalarıyla paylaşılmaz. Diş fırçaları birkaç ayda bir, en geç altı ayda  değiştirilmelidir. Gerektiğinde ara yüzlerin etkin olarak fırçalanmasını sağlamak üzere ara yüz fırçaları kullanılır. Bunlarla ilgili önerilerini almak üzere diş hekimine başvurmak gereklidir. 
6. Diş İpi Kullanımı 
Diş ipi, diş aralarında kalan yiyecek artıklarının uzaklaştırılması açısından çok yararlı bir araçtır. Çok küçük yaşlardan başlanarak uygun diş fırçalama ve diş ipi kullanma tekniklerinin öğrenilmesi gerekmektedir. 
Dişler fırçalandıktan sonra diş ve diş eti çizgisi ile dişler arasında kalan yemek artıklarının temizlenmesi için diş ipi kullanılır. Bu artıklar en önemli çürük nedenlerindendir. 
1.   Otuz santimetre kadar diş ipi alınır. Diş ipinin bir bölümü bir elin orta parmağına diğer  ucu da diğer elin orta parmağına dolanır. İpin bir bölümü ortada kalmalıdır.
2.   Ortada kalan ip bölümü işaret parmağı ile geriye doğru itilir.İp, dişler arasından geçirilir.        Bu  hareket sırasında sert olunmamalıdır. İp diş etine kadar indirildikten sonra ağız           boşluğuna doğru diş aralarını sıyıracak biçimde indirilir. Bu sırada diş etinin     kesilmemesine   özen gösterilmelidir.
3.   Aynı uygulama diğer bir parça ip alınarak alt dişler için de tekrarlanır.
21-27 KASIM AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI HAFTASI
ve 22 KASIM DİŞ HEKİMLİĞİ GÜNÜ
 
19 uncu yy.’a kadar berberler, nalbantlar, kırık-çıkıkçılar gibi ehil olmayan kişiler tarafından bilimsel olmayan ve çok tehlikeli şekilde icra edilmeye çalışılan diş hekimliği mesleğinde  1908 yılında İstanbul’da açılan ilk Dişçilik Yüksek Okulu olan“ Dişçi Mekteb-i Aliyesi” ile yeni bir dönem başlamış, 1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet Ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ile de dişhekimliği mesleği tanımlanmıştır. Açılan ilk dişçilik yüksek okulu 1964 yılında tıp fakültesinden ayrılarak İstanbul Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi kurulmuştur. Günümüz Cumhuriyet Türkiyesi’nde ise 18 dişhekimliği fakültesi ve 4921’i Sağlık Bakanlığı’nda olmak üzere yaklaşık 20 bin kişilik dişhekimi camiası halkımıza hizmet vermektedir.
Ağız diş sağlığı hizmetleri başta diş hekimleri olmak üzere, ülkemizdeki yaklaşık 7 bin diş protez teknisyeni,diş protez laboratuarları,diğer sağlık çalışanları ve dental firmaların da dahil olduğu 1 milyar dolarlık gayrı safi hasılası ile dev bir sektördür. Ancak kişi başı ağız diş sağlığı harcaması Avrupa Birliği Ülkelerinde yaklaşık 220 Dolar iken ülkemizde 15 Dolar civarındadır. Bunun yanı sıra, Avrupa Ülkelerinde dişhekimine yıllık başvuru sayısı 5 iken Türkiye’de bu sayı sadece 0.7’dir. Buradan anlıyoruz ki, ülkemizde ağız diş sağlığı hizmetlerine olan ihtiyaç çok yüksek olmasına rağmen, bu hizmetlere olan talep o oranda düşüktür.
Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık;  bireyin fiziksel, zihinsel ve sosyal bir bütün olarak tam bir iyilik halidir. Bireylerin fiziksel sağlığı ise vücuttaki tüm organ ve dokuların sağlıklı olması ile mümkündür. Bu nedenledir ki ağız ve diş sağlığını bozan faktörler bireyin vücut sağlığını da doğrudan etkilemekte, diş çürükleri ile dişeti hastalıkları; kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, şeker hastalığı ve kadınlarda erken doğum ve düşük doğum ağırlığı risklerini artırmaktadır.
Kötü ağız hijyeninin yol açtığı diş çürükleri ve dişeti hastalıklarından korunmada öncelikle kişiler kendi sağlıklarının bilincinde olmalı ve bireylere düzenli fırçalama alışkanlığı, diş ipi kullanımı, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve düzenli olarak diş hekimine gitme alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir.
Çürükten korunmada sabah kahvaltı sonrası ve gece yatmadan önce 2’şer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Fırçalama işleminde diş etlerine masaj yapacak tarzda dairesel hareketler yapılmalıdır. Fırçalarken aşırı kuvvet uygulamanın diş eti çekilmesine neden olacağı unutulmamalıdır.
Diğer yandan etkili bir diş fırçalama işlemi dişlerin görünen yüzeylerinin temizliğini sağlamakla birlikte, bakteri plağının diş aralarından uzaklaştırılmasını sağlamaz.Bu nedenle diş araları günde bir kez tercihen gün sonunda diş ipi ile temizlenmelidir. Diş ipi günlük ağız bakımının ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Diş sağlığımız için bol bol peynir, süt ve yoğurt tüketmeli, şekerli yiyecekleri tükürük akışının en yoğun olduğu ana öğünler sırasında yenmelidir. Sağlıklı ve güzel diş ve dişetleri için öğün aralarında da abur-cuburla değil elma, havuç gibi iyi yıkanmış, taze meyve ve sebze ile beslenmeliyiz.
Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır.Diş yüzeylerine diş hekimi tarafından fluor uygulanması suretiyle dişler daha dirençli hale getirilir. Fluor birçok besinde doğal olarak bulunan bir elementtir. Fluor elementinin uygun dozda ve sürekli olarak ağız ortamında bulunması diş çürüğü oluşumunu engeller.Özellikle başlangıç halindeki çürüklerde diş minesinden kaybolan minerallerin tekrar kazanılmasını ve hasar görmüş diş dokusunun güçlenmesini sağlar.
Ayrıca özellikle erken yaşlarda diş çürüklerinin genellikle azı ve küçük azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerinde bulunan ve fissur adı verilen çukurcuklarda başlaması nedeniyle diş hekiminin uygun gördüğü durumlarda bu çukurcukların üzeri fissür örtücülerle kapatılarak, çürük oluşumunun başlaması engellenir. Fissur örtücü uygulamaları dişin minesine yapıldığı için lokal anesteziye de gerek duyulmaz.
Halk arasında süt dişlerinin önemli olmadığına dair yanlış bir inanış vardır. Oysa ağız ve diş sağlığında  dişlerin önemi süt dişlerinin sürmesiyle başlar. Süt dişleri çocuğun beslenmesinin yanı sıra düzgün konuşmasını da sağlamaktadır. Sağlıklı süt dişleri çiğneme işlemini gerçekleştirirken aynı zamanda altında bulunan daimi dişin korunmasını ve zamanında sürmesini sağlar. Yani sağlıklı süt dişi sağlıklı kalıcı dişlerin en büyük garantisidir.Tedavi edilmeyen süt dişleri ağrı, koku, konuşma ve çiğneme zorluğu ve beslenme bozukluğuna sebep olur. Süt dişlerinin tedavi edilmeyip zamanından  önce çekilmesi kalıcı dişlerin çapraşık çıkmasının ve çene gelişimindeki bozukluğun en önemli sebebidir. Bu sebeplerden dolayı süt dişleri nasıl olsa değişecek mantığı ile ihmal edilmemeli, belirli aralıklarla diş hekimi tarafından mutlaka kontrol edilmelidir.Bunun yanı sıra ilk süren daimi dişimiz olan ve 6 yaş dişi olarak da adlandırılan 1. büyük azı dişlerinin de genellikle süt dişleriyle karıştırılması ve tedavi edilmemesi sonucu çocuklarımız hayatları boyunca ağızlarında taşıyacakları bu dişleri çok erken yaşlarda kaybetmektedirler. Hatta, bu dişi süt dişi sanan vatandaşlar, çekilen bu daimi dişin yerine yeni bir diş sürmemesini de çekim sırasında yapılan anesteziye bağlamak gibi bir yanlış inanışa kapılmaktadırlar.
Diş çürüğünün ve diş eti iltihabının öncelikli sebebi bakteri plağıdır. Bakteri plağı; dişlerimizi düzenli olarak fırça ve diş ipiyle temizlemediğimiz takdirde diş yüzeyinde oluşan ve  içinde bol miktarda bakteri ve besin artığı bulunduran yapışkan bir tabakadır. Diş taşı ise, bakteri plağının dişler üzerinden uzaklaştırılmaması halinde tükürükteki kalsiyum tuzlarının plağa yapışması ile gelişen sert birikintilerdir. Diş taşları diş fırçası ve diş ipi ile uzaklaştırılması mümkün olmayan birikintilerdir.Diş taşları sadece diş hekimleri tarafından profesyonel temizlik ile kaldırılabilir.Diş taşı varlığında sağlıklı diş etlerinden söz edilmesi mümkün olmadığı gibi diş taşları ve ilerlemiş dişeti hastalığı nefesin de kötü kokmasına sebep olmaktadır.
Bir diğer husus da özel bakıma ihtiyacı olan bireylerin ağız ve diş sağlığı sorunlarıdır. Engelli bireylerin ağız ve diş bakımları genellikle ihmal edilmekte olup, bu hususta ailelerin yeterli bilince sahip olmadıkları görülmektedir. Engelli çocuklarımızı dişleri sürer sürmez en az 6 ayda bir diş hekimine götürmeli ve günlük ağız bakımlarını yapmayı asla ihmal etmemeliyiz.
Gelişmiş ülkelerde yıllar önce toplumun ağız diş sağlığı problemleri değerlendirilmiş, koruyucu tedbirler alınmadığında ortaya çıkan diş hastalıklarının tedavisi için ayrılan bütçenin ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir. Önlenebilir hastalıklar grubuna giren diş hastalıklarının alınacak koruyucu tedbirlerleoluşmadan önlenmesi halinde maliyetin çok ciddi oranlarda düşerek 12 kat azalacağı  yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.
Koruyucu tedavi, hastalık kişide başlamadan önce hastalığın önlenmesidir. Koruyucu tedavi ile çözülmeyen durumlarda tedavi edici hizmetler ön plana geçer.Koruyucu hizmetlerin etkinliğinin artırılması tedavi edici hizmetlerin kalitesini de artıracaktır.
T.C. Sağlık Bakanlığına bağlı birinci basamak sağlık kuruluşları olan sağlık ocakları, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri ile sağlık merkezlerinde koruyucu ve önleyici diş hekimliği hizmetlerinin yanı sıra, imkanlar ölçüsünde dolgu, diş taşı temizliği gibi tedavi edici diş hekimliği hizmetlerinin bir bölümü de verilebilmektedir.
Özel şartlar ve yardımcı sağlık personeli gerektiren ptotez, ortodonti, ağız-diş-çene hastalıkları ve cerrahisi uygulamaları ikinci ve üçüncü basamak(üniversiteler) sağlık kurumlarında yapılmaktadır. Bakanlığımıza bağlı 2 diş hastanesi, 34 ağız diş sağlığı merkezi, 107 diş tedavi protez merkezi ve devlet hastaneleri bünyesindeki 581 diş polikliniğinde ikinci basamak ağız diş sağlığı hizmetleri sunulmaktadır.
Bununla birlikte Bakanlığımızca yürütülen diş hekimliği hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde sunumu amacıyla diş hastaneleri ve ağız diş sağlığı merkezlerimizde;  0-15 yaş grubu çocuklara tedavi edici ve koruyucu diş hekimliği hizmetlerinin verildiği “Pedodonti Klinikleri”, sağlık kurumunun tanıtımı-uygulanacak tedaviler ve ortaya çıkabilecek komplikasyonlar hakkında hastaların bilgilendirildiği “Hasta Bilgilendirme ve Rehberlik Üniteleri”, bedensel ve zihinsel engelli hastalara uygun fiziki ve teknik ortam oluşturarak diş hekimliği hizmetlerinden en üst düzeyde yararlanmalarını sağlamak amacıyla “Engelliler Kliniği” ve dezenfeksiyon-sterilizasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve denetlenmesi amacıyla “Enfeksiyon Kontrol Komiteleri” oluşturulmuştur.
Ülkemizde diş ve dişeti hastalıklarının toplumda %85’lere varan sıklıkta görülmesi, bu iki hastalığın önemli bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirilmesini ve her iki hastalığın yaygınlık ve şiddetinin azaltılmasına yönelik toplumu hedef alan çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Varolan bu sorunun çözümlenmesinde koruyucu hizmetlere öncelik ve ağırlık verilmesi tedavi edici hizmetlerdeki maliyet, insan gücü ve zaman kaybını ortadan kaldıracaktır. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı olarak hazırlamakta olduğumuz Sürekli Ağız Diş Sağlığı Eğitim programı ile; toplumun doğumdan itibaren eğitim yolu ile ağız diş sağlığı bilgilerinin artırılması, doğru tutum ve alışkanlıkların oluşturulması ve koruyucu uygulamalar ile hastalıkların yaygınlık ve şiddetinin azaltılması suretiyle yaşam kalitesinin artırılması ve tedavi edici diş hekimliğine başlama yaşının yükseltilmesi amaçlanmaktadır.
Çocuk ve gençlerin gelişim dönemlerinde edindikleri tutum ve davranışlar, ileriki yaşlarda  hem genel sağlıklarını hem de ağız ve diş sağlıklarını şekillendirmesi açısından çok önemlidir ve bu dönemde çocuk ve gençler üzerinde akranları kadar, ailelerinin, öğretmenlerinin ve medyanın da çok önemli etkisi olduğu bilinen bir gerçektir.
Bu nedenledir ki Sağlık Bakanlığı olarak 21-27 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası vesilesiyle bütün ebeveynlerimizi, öğretmenlerimizi, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarını, medya kuruluşlarını ve toplumumuzun tüm üyelerini ağız diş sağlığı konusunda duyarlı olmaya ve yetkileri olmadığı halde diş hekimliği mesleğini icra ederek tehlike saçan kişilere karşı dikkatli olmaya davet ediyor ve  bu meşakkatli yolda emek veren tüm diş hekimlerimizin 22 Kasım Diş hekimliği Gününü kutluyoruz.
http://www.saglik.gov.tr
 
17-22 KASIM AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI HAFTASI
Ağız ve Diş Sağlığının korunması hakkında halkı bilinçlendirmek ve doğru yöntemi kullanmayı alışkanlık haline getirmek amacıyla 17-22 Kasım tarihleri arası Ağız ve Diş Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır.

 
Ağız ve Diş Sağlığına yeterince önem verilmediğinde ortaya daha ciddi sağlık sorunlarının çıktığı bilimsel bir gerçektir. Yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinden sonra yeterli ağız bakımı yapılmadığında diş çürükleri kaçınılmazdır. Çünkü bakteriler, gıda artıkları ile birleştiğinde açığa çıkan asitler diş dokularını eritir ve çürüklere neden olur. Dişlerde çürüğü önlemenin en etkin yolu dişleri uygun bir fırça yardımıyla günde en az iki kez fırçalamaktır. Fırçanın boyu ve genişliği kişiye uygun olmalıdır. Fırçalama işleminde fırça, dişlerin tüm yüzeylerine uygulanmalıdır. 

Etkili bir diş fırçalama işlemi dişlerin görünen yüzeylerinin temizliğini sağlamakla birlikte, bakteri plağının diş aralarından uzaklaştırılmasını sağlamaz. Bu nedenle diş araları günde bir kez tercihen gün sonunda diş ipi ile temizlenmelidir. Diş ipi, günlük ağız bakımının ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Eğer diş etlerinizde kızarıklık, şişlik, ağrı, fırçalarken kanama ya da ağızda kötü kokular varsa diş etlerinizde enfeksiyon var demektir. Bu nedenle bu tür şikayetleriniz olduğunda ağız bakımınız yetersiz olabilir. Dişleri fırçalarken diş etlerine masaj yapmak ve diş etini dişin üzerine kaydırarak fırçalamak önemlidir. Diş etlerinde çekilme varsa nedeni diş taşları olabilir. Diş taşlarının en az 6 ayda bir temizlenmesi yararlı olacaktır. 

Ağız ve Diş Sağlığının bozulması ile kalp, böbrek, eklemler vb. organlar, vücutta sürekli bir enfeksiyon kaynağı olması nedeniyle olumsuz etkilenebilir ve bu durum tedavisi çok güç ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle her altı ayda bir düzenli bir şekilde diş hekimine muayene olmak, diş ve diş etlerinde oluşacak problemlerin erken teşhisi ve tedavisi açısından çok önemlidir.
Ayrıca, diş sağlığı için bol bol peynir, süt ve yoğurt tüketilmeli, şekerli yiyecekler, tükürük akışının en yoğun olduğu ana öğünler sırasında yenmelidir. Sağlıklı diş ve dişetleri için öğün aralarında elma, havuç gibi iyi yıkanmış, taze meyve ve sebze tüketmek faydalı olacaktır.

Diş hekimi muayenehaneleri ve diş polikliniklerinin Uygunluk ve Personel Çalışma Belgeleri Müdürlüğümüz tarafından düzenlenmektedir. Denetimleri ise ilgili yasa ve yönetmelikler çerçevesinde ekiplerimiz ve Diş Hekimleri Odasının koordineli çalışmaları ile yürütülmektedir.   Uygunluk Belgesi olmayan ve kaçak çalıştığını düşündüğünüz kişileri ihbar ediniz.
İlkokul Kaynak Sitesi
 
INFOMELDUNG_LOGINBOX
Facebook'ta buluşalım
 
SUNUM
 

HABER BANDI
 
 

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol