google.com, pub-4773126959347237, DIRECT, f08c47fec0942fa0

   
 
  HABER KÖŞESİ
Bu bölümde Eğitim ve Öğretimde öne çıkan GÜNCEL EĞİTİM/ÖĞRETİM HABERLERİNİ Takip etmenizi öneriyorum.
ÇOCUĞUNUZ NE KADAR UYUMALI?
http://www.annelikbilinci.com/makaleler/cocugunuz-ne-kadar-uyumali.html tarih 29.11.2011, 18:24 (UTC)
  

çocuğunuz ne kadar uyumalıAslında uykusu olan ve uyumak isteyen bir çocuk istediği kadar uyumalı ve anneler çocuğun uyumasına izin vermelidir. Çünkü çocuk kendi vücudunun sesini dinleyerek uyuma ihtiyacı hisseder.

Fakat kimi zaman da çocuklar özellikle 2 yaşlarından itibaren uykuları olduğu halde uyumak istemezler ve vakitlerinin çoğunu uyanık geçirmeyi tercih ederler. Bunu uyku ihtiyaçları olduğu halde yaparlar. Hatta bazı çocuklar sık sık yataklarından kalkıp anne ve babasının yanına gelir ve onlarla vakit geçirir.

Bunun çeşitli nedenleri vardır. Çocuğun yalnız kalmakla ilgili korkuları olabilir. Gece karanlıktan korkusu, kötü rüya görme korkusu, uykuda altına yapma korkusu gibi korkuları olabilir. Ayrıca kendinden büyük kardeşi veya küçük kardeşi varsa onları kıskanıyor olabilir ve onların anne ve babasıyla yalnız kalmasını istemiyor olabilir.

Kimi çocuklar geç saatlere kadar çizgi film seyretmeyi tercih edebilir. Anne ve babasıyla oyun oynamak ve onlarla vakit geçirmek istiyor olabilir. Tabi çocuktaki bu uyku sorunu yani yeterince uyumama çocuğun gelişimi açısından da sorun doğurur. Ayrıca yeterince uyumayan çocuk gün içinde yorgun olur, kendini sersem hisseder. Sık sık huysuzlanır.

Genelde annelerin yaptıkları hatalardan birisi şudur. Akşam belli bir saatte uyumayan çocuğunun uykusunun olmadığını düşünüp, çocuğun anne ve babasıyla geç saatlere kadar vakit geçirmesine izin vermektedirler. Eğer çocuk gün içinde yeterince uyumamışsa akşam mutlaka uyku ihtiyacı vardır demektir. Fakat çocuklar bulundukları yaş itibariyle bunun farkında olmayabilirler. Bu noktada anne ve babaların dikkatli olması ve bilinçli davranması gerekir.

Tabi çocuğun büyümeye başlamasıyla birlikte düşünceleri de değişmektedir. Çocuklar çevresini keşfeden, öğrenmeye meraklı kişiler olarak vakitlerinin çocuğunu uykuda geçirmek istemezler. Oyun oynamak onlar için vazgeçilmezdir. Uyku yerine oyun oynamayı yeğlerler. Tüm bu nedenler çocukların özellikle uyku saatleri konusunda ve yeterince uyuma konusunda sorun çıkarmalarına vesile olur.

Çocuğun gün içinde ne kadar uyku uyuduğunu bilmek önemlidir. Örneğin 2 yaşlarındaki bir çocuğun günlük uyku ihtiyacı ortalama 12 saat civarındadır. 2 yaşlarından sonra çocukların uyku ihtiyaçları kademeli olarak azalsa da çocuğun büyümesi ve gelişimi için örneğin mümkünse öğlenleri 1-2 saat uyku uyumasına alıştırmak faydalı olur. Tabi her çocuğun uyku ihtiyacı ve düzeni farklılıklar gösterebilir. Fakat çocuğun yeterince uyuduğundan emin olmak gerekir.

Uyku konusunda ve uyku saatleri konusunda sorun çıkaran çocuklar için elbette ki bir takım önlemler alınabilir. Bunlardan birisi çocuğu asla uyuması konusunda zorlamamak ve uyumadığı için ona ceza vermemektir. Bu tür şeyler çocuğu uykudan soğutan davranışlardır.

Tabi çocuklar büyüdükçe uyku saatleri biraz daha geç olacaktır. Çünkü çocuğun uyku düzeni de değişim göstermektedir. Bu amaçla çocuğu çok erken bir saatte akşam uykusuna yatırmak sorun doğurabilir. Temel gösterge çocuğun uykusunun gelip gelmediğidir. Uykusu gelmeyen bir çocuğu da uyutmaya çalışmak beyhude bir davranıştır.

Çocuk akşam uyumadan önce çocuğu uzun sürecek aktivitelerden uzak tutmakta fayda vardır. Çünkü çocuk bu eğlenceli aktiviteleri bırakıp da uyumaya gitmeyi tercih etmeyecektir.

Çocuklara belli bir zamandan sonra uykunun faydalarını anlatmak, neden uyuması gerektiğini hatırlatmak ve bu konuda telkinlerde bulunmak fayda sağlayacaktır. Bu konuda sevdiği insanlardan örnek vermek, arkadaşlarından örnek vermek onun uyku uyuma konusunda daha olumlu olmasına yardımcı olur. Çocukta onlara öykünecek ve uyumak çocuk için çekici hale gelecektir.

Ayrıca gündüz uykusu çocukların gelişimi için faydalı olmakla birlikte çocuğu gündüz uzun süreler uyutmak çocuğun gece uykusu için sorun doğuracaktır. Bu sefer çocuk akşam uyku uyumak istemeyecek, geç saatlere kadar uyanık kalacak ve bu da onun uyku düzenini bozacaktır.
 

ÖĞRENME ZORLUĞU NASIL ANLAŞILIR? NASIL TEDAVİ EDİLİR?
internet ortamı tarih 13.11.2011, 08:28 (UTC)
 


Türkiye'de ilkokul çağındaki çocukların 1 milyonunda öğrenme bozukluğu olduğunu söyleyen uzmanlar, bu durumun çocuğun okulda başarısız olmasına neden olan önemli etkenlerden biri olduğunu söylüyor. Okulda büyük zorluklar yaşayan bu çocukların, kendileriyle ve hayatla barışık olabilmeleri için ise anne-babalara çok önemli görevler düşüyor. 

Çocuğunuzun okuldaki başarısızlığı, öğrenme bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Öğrenme bozukluğu olan çocuklar normal, hatta normalin üzerinde bir zekaya sahip oldukları halde, okulda yaşıtlarından beklenen belli becerileri edinmekte zorlanabiliyorlar. Türkiye'de ortalama yüzde 5-10 civarında çocukta öğrenme bozukluğu görülüyor.
Buna göre her sınıfa ortalama, 2 öğrenme bozukluğu olan öğrenci düşüyor. Dolayısıyla yaşıtlarıyla aynı okulda ve sınıfta eğitim görmek zorunda kalan bu çocuklar, yaşıtlarına ayak uydurmakta çok büyük zorluklar yaşıyorlar. Bu da onların duygusal sorunlar yaşamalarına neden oluyor. Öğrenme bozukluğu olan bir çocuğun kendisiyle ve hayatla barışık olabilmesinde ve hayata uyum sağlayabilmesinde anne-babaların ve öğretmenlerin rolü çok büyük. Bu sorunla yaşamak ve başa çıkmak anne-babalar için de zor olabilir. Ancak anne-babaların, problemi kabullenmesi, çözüm için sorunun kaynağını bulması, bir uzmanın desteğini alması ve çocuğa her davranışında sabırlı ve olumlu yaklaşması gerekiyor. Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Klinik Psikolog Şeniz Pamuk ve Mavi Pedagojik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nden Psikolog Belgin Temur öğrenme bozukluğunun nasıl bir sorun olduğunu, bu sorunu yaşayan çocukların eğitimlerinin nasıl olması gerektiğini ve anne-babaların dikkat etmeleri gerekenleri anlattılar. 

Öğrenme bozukluğunun nedenleri?

Yapılan araştırmalar, öğrenme bozukluğunun ortaya çıkmasında tek bir neden bulunmadığını gösteriyor diyen Psikolog Belgin Temur, bu olasılıkları şöyle sıralıyor: "Doğum öncesinde annenin yetersiz beslenmesi, enfeksiyonlar, kontrolsüz ilaç kullanımı, doğum sırasında yaşanan bazı sorunlar, zor doğum, kordon anomalileri, doğum sonrası ateşli hastalıklar, kafa travmaları ve kalıtsal etmenlere bağlı olarak çocukta öğrenme bozukluğu ortaya çıkabiliyor."

Öğrenme bozukluğu nedir? 
Öğrenme bozukluğunun, öğretmen ve anne-babalar tarafından çoğunlukla zeka geriliği olarak yorumlandığını belirten Psikolog Şeniz Pamuk, sağını ve solunu ayırt edemeyen veya okuma-yazma öğrenemeyen çocukların ailelerinin çocuğa hemen "Geri zekalı" damgası vurmalarının yanlış olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: "Öğrenme bozukluğu; beyine ait duygusal veya davranışsal bozukluktan kaynaklanabilen ve akademik becerilerde ortaya çıkan gerilik olarak tanımlanabiliyor. Çocuğun okulda başarısız olmasının nedenlerinden biri öğrenme bozukluğudur. Türkiye'de ilkokul çağındaki çocukların 1 milyonunda öğrenme bozukluğu var ve bunların da genellikle normal veya normalin üzerinde zeka düzeyine sahip olduğu tahmin ediliyor. Öğrenme bozukluğu, erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 4 kat daha fazla görülüyor. Türkiye'de ise bu sorun genellikle hiperaktivite (dikkat dağınıklığı) ile karıştırılıyor." 

Öğrenme bozukluğu nasıl anlaşılıyor?

Türkiye'de öğrenme bozukluğunun yeni yeni tanınmaya başladığını söyleyen Şeniz Pamuk, öğrenme bozukluğunun öğretmen ve anne-babalar tarafından yeterince bilinmemesinin bu durumu daha da zorlaştırdığını vurguluyor. Şeniz Pamuk "Öğrenme bozukluğu olan çocukların sorunlarının derecesi farklı olmasına rağmen, hepsinin ortak yanı normal veya normalin üzerinde zekaya sahip olmaları. Ancak öğrenme bozukluğu olan çocuklar, okuma-yazmayı öğrenmekte, harfleri ve sembolleri hatırlamakta zorluk çekiyorlar." diyor ve çocukta öğrenme bozukluğunun belirtilerini şöyle sıralıyor: 

 Yaşıtları öğrenebildiği halde, öğrenme bozukluğu olan çocuk okuma-yazmada ve aritmetikte zorlanır. 

 Okul ve dersle ilgili konularda dikkatini toplayamaz. 

 Okurken ve yazarken harf atlar örneğin, bulut yerine bult yazar. Harf ekler örneğin, dev yerine deve yazar. Ters okur veya yazar örneğin, ev yerine ve yazar. 

 Okurken ve yazarken harf ve ses eşlemelerinde sıklıkla hatalar yapar, örneğin; b'yi d, k'yi t, k'yi g, m'yi n söylemek veya yazmak gibi. Noktalı ve noktasız harfleri karıştırabilir. Bu nedenlerle deniz yerine bemiz, fısıltı yerine vızıltı yazabilir. 

 Okuması son derece yavaştır, harfleri seslendirmek için büyük çaba harcar, ancak okuduğunu anlamakta güçlük çeker. 

 Yazılı ifadeleri son derece kısa ve mesaj iletmekten uzaktır; çocuğun ne anlatmak istediği anlaşılmaz. 

 Düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak ifade etmekte zorlanır. 

 Çocuk okulla ilgili işleri sürekli olarak erteler. 

 Unutkan ve dalgındır. 

 Çarpım tablosunu öğrenmekte zorluk çeker. 

 Rakamları ters görür ve bazen yazıları aynada aksettiği gibi ters yazar, örneğin; 6'yı 9, 7'i 4, 15'i 51 gibi.

  Toplama yerine çarpma yaptıkları gibi, toplamaya da soldan başladıkları görülür.

 Zaman kavramı gelişmemiştir. 

Eğitimde nelere dikkat edilmeli?

Pedagog Belgin Temur, öğrenme bozukluğu olan çocuğun eğitimi sırasında anne-babasının ve öğretmeninin dikkat etmesi gerekenleri şöyle anlatıyor: "Her sınıfta ortalama 2 çocuğun öğrenme bozukluğuna sahip olduğu düşünüldüğünde bu durumun hiç de azımsanmayacak yoğunlukta olduğu görülüyor. Eğitim sistemimizde bu çocuklar için hemen hiçbir özel uygulama yapılmıyor. Bu çocukların tanısı zamanında konulamadığı için yanlış anlaşılıyorlar. Bazen "Yaramaz ve saygısız", bazen de "Tembel" olarak nitelendiriliyorlar. Bu da onların okul hayatları boyunca bu sabıka ile yaşamalarına, var olan potansiyellerinin eriyip gitmesine neden oluyor. Uzman desteğinde yapılacak özel eğitim çalışmasının, çocuğun okula başladığı dönemde başlatılması gerekiyor. Bu çalışma çocuğun hem zorlandığı alanlarda gelişmesini sağlamayı hem de kendisiyle ilgili olumlu yönleri fark etmeye başlamasını amaçlıyor. Ayrıca ailenin, öğretmen ve okulun da çocuğun durumuyla ilgili bilgilendirilmeleri, uzmanın, ailenin ve okulun koordineli olarak aynı dili kullanmaları, aynı teknikleri uygulamaları sağlanıyor. Problemin tanısının ilkokulun son yıllarında ya da ortaokul döneminde konulması durumunda benzer terapi yaklaşımları kullanılıyor. Ancak problemin çözümünün geciktirilmesi problemin de büyümesine neden olduğundan bu dönemde başlanacak bir terapide aileye de çocuğa da biraz daha fazla görev düşüyor." 

Anne-babaların dikkat etmesi gerekenler

Pedagog Belgin Temur, ailelerin öğrenme bozukluğu yaşayan çocuklarıyla daha iyi iletişim kurabilmeleri için şu önerilerde bulunuyor:

 Öncelikle çocuğunuzun zorluk yaşadığı alanları bir uzman yardımıyla iyi saptayın. 

 Onu olduğu gibi kabul edin, özel durumuyla bağlantılı olarak ona daha çok tolerans tanıyın. 

 Unutmayın ki; çocuğunuzun zeka sorunu yok, o sadece özel ve farklı bir çocuk ve farklı öğreniyor.

 Ona değerli olduğunu hissettirin. Bunun için yapmanız gerekenler şunlar; onun kararlarına saygı gösterin, onu dinleyin ve çocuğunuza sık sık sizin için çok değerli bir varlık olduğunu söyleyin. 

 Ona koşulsuz sevildiğini hissettirin. Bunun için yapmanız gereken en önemli şey, başarılı da olsa başarısız da olsa ona onu sevdiğinizi söylemek. 

 Ona destek olun. Örneğin; herhangi bir ödevi ya da işi yaparken ona güvendiğinizi ve başaracağına inandığınızı söyleyin. Ya da ona olumsuz eleştiri yerine teşvik edici önerilerde bulunun. "Yine mi yapamadın" yerine, "Çaba gösterirsen başarırsın" deyin. 

 Evde küçük sorumluluklar verin. Örneğin; Masa hazırlamasını, dolapları yerleştirmesini söyleyin. Başardığında onu ödüllendirin. Maddi ödül yerine sözel ödülü tercih edin. Sözel ödül onu takdir etmektir. Örneğin; ona "Aferin, güzel yaptın, seninle gurur duyuyorum" gibi sözler söyleyin. Bu sözleriniz onun benlik algısının yükselmesine yardımcı olacaktır.

 Zaten yapamaz düşüncesiyle yaklaşmayın. Kendisine ait sorumluluklarında, siz etkin rol almayın. Örneğin; ödevlerini onun yerine yapmayın, onu siz giydirmeyin, ona yemek yedirmeyin. Yetersiz ve yavaş da olsa bir şeyleri kendi başına yapması konusunda ona fırsat verin ve yüreklendirin.

 Başarılı olduğu alanları belirleyin Örneğin; müzik, resim, sanat, spor vs. ve bu alanlara dönük sosyal çalışmalar yapması için fırsat yaratın. Başardığı işlerde onu takdir edin, ama dozunu iyi ayarlayın. Eğer bir işi gerçekten kötü yaptıysa, onu onore etmeyin. Unutmayın ki çocuklar abartıyı kolay fark ederler.

 Günlük yaşamınızı programlayın. Çocuğunuz ne zaman ne yapması gerektiğini önceden bilsin. Program konusunda tutarlı olun. 
 Onu kardeşleriyle ya da arkadaşlarıyla karşılaştırmayın. Çünkü kendisini yaşına göre yetersiz hissetmesine neden olabilirsiniz. 

 Ona beklentilerinizi net bir şekilde anlatın ve kendinize onun düzeyine uygun beklentiler belirleyin. Ona verdiğiniz görevler onun yapabileceği şeyler olsun. 

 Ona bir şey öğretmek istediğinizde mümkün olduğunca bol materyal kullanın, birden fazla duyusuna hitap edebilecek malzemeler hazırlayın. Örneğin matematiği, rakamlarla değil de elmalarla veya bunun gibi somut malzemelerle anlatın. Özellikle öğretilecek konunun görsel malzemelerle zenginleştirilmesi, kolay öğrenmesine ve bilginin kalıcı olmasına yardımcı olacaktır. 

 Ona bol bol günlük hayat deneyimi edinme fırsatı hazırlayın. Çünkü, en iyi öğrenme "Yaşayarak öğrenme"dir. 

* Beklediğiniz hızda öğrenmediğinde onu suçlamayın, sabırlı olun. 

 Onun dikkatinin kısa süreli olduğunu unutmayın.  Ona verdiğiniz görev ve sorumlulukları buna göre ayarlayın. 

 Onunla iyi iletişim kurun, onu dinleyin, anlaşıldığını hissettirin. Ancak iyi bir iletişimle, yaşadığı olumsuzlukların üstesinden gelmesine yardımcı olabilirsiniz. 

 Ve tüm bu süreçte bir uzman desteği alın. Çünkü bu hem çocuğunuzun zorluklarıyla baş etmesini sağlayacak hem de sizin çaresiz hissettiğiniz noktalarda yeniden motive olmanızı ve ihtiyaç duyduğunuz anda destek bulmanızı sağlayacak. 

Öğrenme bozukluğunun çeşitleri

Öğrenme bozukluğu çeşitli şekillerde görülebilir. Bunlar: 

 Okuma bozukluğu (Disleksi): Çocuk gördüğü harflere doğru sesleri vermekte zorlanır. 

 Yazma bozukluğu (Disgrafi): Çocuk, yazmak istediklerini doğru harflere ve harf sıralamalarına dönüştürmekte zorlanır. 

 Aritmetik bozukluk (Diskalküli): Çocuk, sayı kavramlarını öğrenmede, işlem yapmada veya problem çözmede zorlanır. 

Yukarıda sıraladıklarımız öğrenme bozukluğunun en kolay fark edilen şeklini tanımlıyor. Bu durumdaki bir çocuk ilkokulun ilk sınıflarında hemen fark edilir. Ancak, en zor olanı çocuğun anlama ve kendini ifade etme konusunda zorlanmasıdır ve bu çocukların fark edilmesi daha uzun bir zaman alabilir. 

Önlem alınmazsa çocukta başka sorunlar ortaya çıkar
Pedagog Belgin Temur, özel eğitim almamış öğrenme bozukluğu vakalarında okul başarısızlığının çözümsüz ve nedeni anlaşılamayan bir problem olarak kaldığını belirterek, önlem alınmadığında neler yaşanacağıyla ilgili olarak anne-babaları şöyle uyarıyor: "Çözümsüzlük günden güne büyüyor, çocuk okula ve okulla ilgili faaliyetlere karşı günden güne daha fazla soğukluk hissediyor. Aile, yakın çevre ve öğretmen de çocuğun başarısızlığını vurguluyor ve çözümün çocuğun daha fazla çalışması olduğu fikrinde birleşiyorlar. Bu yanlış kanı, aileyi özel öğretmenler tutmaya ya da çocuğa daha sıkı bir çalışma programı hazırlamaya yöneltiyor. Bu çaba bir işe yaramadığında, problem her geçen gün daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Böyle bir durumda çocuklarda duygusal problemler görülüyor ve özgüven yetersizliği, iletişim kopukluğu, içe kapanma veya saldırganlık, uyumsuzluk, depresyon vs. gibi değişik uyum ve davranış problemlerinin görülme olasılığı artıyor." 

Öğrenme bozukluğu olan çocuğunuzla iyi bir iletişim kurarak, yaşadığı olumsuzlukların üstesinden gelmesine yardımcı olabilirsiniz. 

Onu olduğu gibi kabul edin, özel durumuyla bağlantılı olarak ona daha çok tolerans tanıyın. Olumsuz eleştiri yerine teşvik edici önerilerde bulunun. 

Duygusal sorunlara neden oluyor

Özel öğrenme bozukluğu yaşayan çocukların çok ciddi duygusal sorunlar yaşayabildiklerini belirten Psikolog Belgin Temur ve bununla ilgili olarak şunları söylüyor: "Özellikle okuma-yazmada problem yaşayan çocuklar okulda başarısız oldukları için, kendi zekalarından şüphe duyabiliyorlar. Kendilerine sık sık 'Ben aptal mıyım?' sorusunu soruyorlar. Okulda ve günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz deneyimler, benlik algılarını da olumsuz yönde etkiliyor. Öğrenme bozukluğu olan çocukların aileleri ve öğretmenleri genellikle onların yapamadıklarına ve beceremediklerine odaklanıyorlar. Bu nedenle sıkça olumsuz uyarı alıyorlar. Bu tutum da çocuğun kendine ilişkin olumsuz düşüncelerinin pekişmesine neden oluyor. Organize olmakta güçlük çekmeleri ve yeterli ders çalışma becerisi geliştirememiş olmaları ders çalışmayı bir kabusa dönüştürebiliyor. Bu da derse ve okula karşı ciddi motivasyon kayıplarına neden oluyor. Dolayısıyla çocuk, okula gitmek istemiyor, okumaya karşı isteksiz oluyor, okul arkadaşlarıyla sosyal ilişki kurmakta ve sürdürmekte güçlük çekiyor ve hareketleri saldırgan bir hale gelebiliyor.

 

Deprem esnasında neler yapmalıyız?
internet ortamı tarih 13.11.2011, 08:27 (UTC)
 













Deprem kuşağında yaşamamıza rağmen, depreme hala acemiyiz. Peki hangi durumda deprem anında ne yapmalıyız?







1. dereceden deprem bölgesinde yaşamamıza, başımızdan geçen birçok kötü tecrübeye ve uzmanların "Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz" uyarılarına rağmen, bunları biraz kulak arkası ettiğimi ve kişisel deprem önemleri karnemizi iyileştirmek için pek çaba sarfetmediğimizi söylemek sanırım yanlış olmaz.


Depremin şiddeti ve süresi kadar, ona nerede yakalandığımız da 'hayati' önem taşıyor!

Evde, arabada, ya da alışveriş merkezinde... Sarsıntıyla karşı karşı karşıya kaldığımızda bize düşen neler?


Van-Erciş Depremi




İşte hayat kurtacak önlem ve davranışlar:

ARABA KULLANIRKEN DEPREM DAVRANIŞI
Depremden sonra pek çok kişi arabasına atlayıp yola çıkacaktır.Yoğun bir trafik sıkışıklığı olması kaçınılmazdır. Kaza ve çarpmalara dikkat edin ve önlemeye çalışın. İlk anda yavaş yavaş sağa yanaşıp durun.

Yavaşlayın, sağa yanaşıp durun, motoru durdurun. Kontak anahtarı yerinde kalsın, pencereleri kapatın ve kapıları kilitlemeden çıkın.

Eğer otoyolda iseniz yolun kenarındaki aydınlatma direklerine ve eğer varsa ses yalıtım duvarlarına dikkat edin devrilebilir.

Tünel giriş ve çıkış yakınlarında durmayın buralarda yamaç kaymaları ve kaya düşmeleri olabilir.

Radyodan yoldaki hasar ve diğer durumlar hakkında bilgi almaya çalışın.

Büyük kamyon ve tankerlerden uzak durun.

Otoyolda araç sürerken yoldaki anormal durumları ve yangınları cep telefonu ya da yol kenarındaki acil telefon ile ilgililere haber verin.


1-2 KATLI EV İÇİNDE DEPREM SIRASINDA DAVRANIŞ
Piyano, Dolap, Buzdolabı, Raf gibi birçok tehlikeli cisim vardır. Bunlar kişilerin üzerlerine devrilip düşebilirler. En tehlikelisi tavanın çökmesi ya da evin kendisinden yıkılmasıdır.

İkinci kattan ya da üst katlardan zemin kata girmeyin. Çünkü en çok hasar zemin katta olur.

Gazla ve elektrikle çalışan ev aletleri (soba, ve ocak gibi) kapatın. Kapatamıyorsanız bunlara yakın olanlara kapatmaya çalışmalarını söyleyin.

Fişleri prizden çekin, ocakları söndürün, eğer olanak varsa ana musluğu kapatın ve ana sigortayı gevşetin.

Çıplak ayakla dolaşmayın yerdeki cam kırıkları ayağınızı yaralayabilir.

Bebek ve yaşlıların güvenliklerinin sağlamaya çalışın.

Evinizi terk ederken eşyalardan çok canınızı düşünün. Her şeyi bırakın çıkın.

Tuvalet ya da banyoda iseniz kendinizi aynadan ya da raflardan düşebilecek eşyalardan koruyun.

Genellikle tuvalet ve banyo küçük hacimli olduğu için daha dayanıklı olabilir.

Banyoda iken başınızı yumuşak bir şeyle korumaya çalışın.Banyoda genellikle çıplak olunur. Banyo ve tuvalet küçük olduğu için daha güvenlidir ve orada kalınması daha doğru olur.

Eğer eviniz yıkılmıyorsa hemen dışarı çıkmayın. Çünkü dışarıda kırılan pencere camlarından düşen cam parçaları, çatı ya da duvarlardan düşen kiremit, tuğla, ve sıva parçaları olabilir.

Bulunduğunuz mahalleden uzaklaşmak, şehir dışına çıkmak için arabanızı kullanmayın. Çünkü bu tür çok sayıda araba olduğu için trafik sıkışıklığı olur. Kurtarma ve yangın söndürme araçları gereken yerlere ulaşamazlar.

Telefon acil durumlarda kullanılmalıdır.

Televizyon ve radyo dinleyerek deprem ile ilgili bilgileri izleyin. Söylentilere itibar etmeyin. Onları kesin bilgi olarak görmeyin. Deprem sırasında radyo, telefon ve televizyona göre daha kullanışlıdır.


APARTMAN İÇİNDE DEPREM DAVRANIŞI
Çok katlı apartmanlarda üst katlar alt katlara göre daha çok sallanır. Bu binalar son yıllardaki deprem yönetmeliği (1975 ve sonraki tarihli)'ne ve Fen kurallarına göre yapılmışsa çökme tahlikesi yoktur. Yapılacak davranışlar 1-2 katlı evlerdekinden farklı değildir. Ancak çok katlı yapılara deprem açısından gerekli özel davranışlar da vardır.

Yangın merdivenlerinin kapısını açık tutun.

Ortak tehlike çıkışının (koridordaki) kapısını açık tutun.

Binayı boşaltırken asansörü kullanmayın.

Asansörde iseniz bütün düğmelere basın ve durduğu ilk katta asansörden inin.

Birinci katta iseniz, kapıyı açamıyorsanız ve de zemin katta yangın çıkmışsa zemin kata yatak vb. gibi yumuşak birşeyler attıktan sonra üstüne atlayın. Bu davranış çok katlı yapıların üst katları için geçerli değildir.





SİNEMA VE TİYATROLARDA DEPREM DAVRANIŞI
Gösteri sırasında salon çok karanlıktır. Panik yapmayın. Güvenlik görevlilerine ve yetkililere dikkat edin onları dinleyin.

Başınızı bir çanta ile koruyun, sıralar arasında çömelmiş durumda koltukların altına girebilecek biçimde durun.

Tavanda büyük bir aydınlatma armatürü veya avize varsa bunların altından uzaklaşın.

Yangın çıkışına doğru hemen koşmayın.

Yönetici ve yetkililerin sözlerine uyun.


BÜYÜK MARKET VE MAĞAZA İÇİNDE DEPREM DAVRANIŞI
Büyük kolonların yanında durmaya çalışın.Raflardan ve dolaplardan uzak durun.

Yangın çıkışlarına, merdivenlere ve yürüyen merdivenlere koşmayın.

Anonsları dinleyin.Mağaza güvenlik personelinin uyarı ve önerilerini yerine getirin, onlara uyun dediklerini yapın.

Satın aldığınız şeyleri bırakın ve dışarı çıkarken elleriniz boş olsun.


STADYUMLARDA DEPREM DAVRANIŞI

En tehlikeli durum tribünlerde panik olmasıdır. Sakin olun, doğru karar vermek çok önemlidir.

En güvenli yer sahanın ortasıdır. Sahanın ortasına gitmeye çalışın.

Anonsları dinleyin ve onlara uyun.


YÜKSEK YAPILARDA DEPREM DAVRANIŞI
Üst katlar alt katlara göre çok daha fazla sallanır. Daha çok dikkatli olmak gerekir.

Başınızı çanta, minder, kitap, klasör gibi şeylerle koruyun.Dolap, kahve makinası ve sebil gibi şeylerden uzak, kolonlara yakın durun.

Masaya yakınsanız altına girin.

Asansörde iseniz bütün düğmelere basın durduğu ilk katta asansörden inin


KENT MERKEZİ VE SOKAKLARDA DEPREM DAVRANIŞI
En tehlikeli şeyler dökülen, kırılmış cam parçaları, ilan levhalarıdır. Bunlar düşebilir. Açıkta duran kahve, hafif içki satan (parayla çalışan) makinalar, ilan levhaları ve direkleri devrilebilir.

Buralardan uzaklaşın. Başınızı koruyun. Geniş açık alanlara gidin ya da güvenliğinden kuşku duymadığınız yapı varsa içeri girin.

Geniş bir yol varsa ve trafik yoğun değilse yolun ortasındaki refuje kaçın ve orada durun.

Satış makinalarından, reklam levhalarından ve bahçe duvarlarından uzak durun.

Elleriniz boşsa başınıza koyun ve koruyun. Eğer çanta, paket ve torba varsa başınıza koyun. Hiç bir şey yoksa ellerinizi kullanın.

Yolun kenarında ağaçlar varsa altına girip durun.


Kişisel Deprem Çantasında Bulunması Gerekenler:
- Su
- Enerji veren yiyecekler
- Yedek pilleriyle radyo
- Yedek pilleriyle fener
- İlk yardım çantası
- Kişisel reçeteli ilaçlar (Örneğin, kalp, damar, tansiyon, şeker ve hormon ilaçları)
- Bir kat giysi
- Bir miktar para
- Çok amaçlı çakı
- Düdük
- Kalem, kağıt
- İçinde önemli telefon numaralarının, iletişime geçilecek kişilerin bilgilerinin, önemli evrakların fotokopilerinin bulunduğu su geçirmeyen bir dosya
- Çocuklar, yaşlılar, engelliler ve ev hayvanları için özel malzemeler
Okuldaki öğrenciler için hazırlanan bir acil durum çantasında bulunması gerekenler:

- Öğrencilerin aileleriyle ilgili bilgiler
- Aile fotoğrafı
- Yaş grubuna uygun küçük bir oyuncak
- Yiyecek
- Bir şişe su


Her altı ayda bir hazırlık çantasındaki piller, reçeteli ilaçlar, su ve yiyecek tazeleriyle değiştirilmeli. Bu işlem yaz-kış saati uygulamasında saatlerin yeniden düzenlendiği hafta sonlarında yapılabilir.










 

Çocuğunuzun Okul Başarısı İçin Yapabilecekleriniz
internetten tarih 13.11.2011, 08:26 (UTC)
 



Çocuğunuzun okuldaki başarısı hakkında endişe mi duyuyorsunuz? Onun okulda başarılı olması için evde ne yapabilirim diye düşünüyor musunuz? Bu yazının çocuğunuzun okulda başarılı olması için yapabilecekleriniz hakkında size yardımcı olacağını düşünüyoruz.


Ebeveynlerin, çocuklarının okuldaki başarı durumlarında önemli rolleri var. Çocuklar evde, okuldakinden daha fazla zaman geçirdiklerinden anne ve babaların en azından onlara rehberlik yapabilmeleri için yapabileceği birçok şey var. Anne baba olarak çocuğunuzun güçlü ve zayıf yönlerini sizden daha iyi bilen biri yoktur. Çocukların da ebeveynleri ile ilişkileri güçlüdür. Anne ve babasını güvenilir olarak görür çocuklar ve ailesi her ne yaparsa yapsın uzun bir zaman bunu doğru ve yapılabilir olarak kabul ederler.


Çocuğunuzun Okulda Başarılı Olması İçin Ona Nasıl Yardım Edebilirsiniz ?


Çocukluk çağı, çocuğunuzun geleceğinin temellerini oluşturur ve okuldaki başarısının velileri tarafından yönlendirilebileceği doğru yaşlardır. Burada çocuğunuzun eğitim gelişimine katıkıda bulunacak yollara örnekler vermeye çalıştık. Çocuğunuz için yapabilecekleriniz elbette bu yazıdakilerden daha fazladır ve öyle olmalıdır da. Burada bahsettiklerimizin sizin açınızdan en azından bir başlangıç olmasını umarız.


Okula Pozitif Yaklaşıma Destek
Çoğu çocuğun okulu ve okuldaki atmosferi sevmemesi insan eğiliminin bir parçasıdır. Bu önyargı çocukların öğrenmesini ciddi olarak etkileyebilmektedir. Yetişkinler gibi çocuklar da bir işi severek yapmazlarsa gelişme kaydedemezler. Çocuğunuzun zihninde olumlu bir tutum oluşturmaya yarayacak şekilde ona, okul ve öğrenmeyle ilgili iyi şeyler anlatın. Olumlu örnekler verin, tabii kıyaslama yapmadan. Asla öğrenci olmak, öğrenmek zordur, emek vermelisin ya da öğretmenler kötü olabilir gibi şeyler söylemeyin. Bunun yerine öğrenmeyi eğlenceli hale getirecek faaliyetler bulmaya çalışın.


Çocuğunuz ile İletişim
Çocuk ve ebeveynleri arasında sağlıklı bir iletişimin olması çocuğun zihninden geçenleri bir baskı hissetmeksizin rahatlıkla anne ve babasıyla paylaşmasına, yaşadığı zorluklar için açıklama ve çözüm yolları bulmasına yarar. Bazı çocuklar okulda verilen ev ödevlerini yapmak için isteksiz olabilir. Böyle durumlarda ödev yapmayı interaktif bir aktiviteye dönüştürmeye çalışın. Örneğin ödev konusu hakkında ilginç hikayeler anlatın veya fikirler üretip onun da katılabileceği bir tartışma açın. Bu konuda yardım almanız için internet engin bir deniz.


Eğitimin Önemini ve Değerini Anlatın
Çocuğunuza ödevlerini yapmasında yardım ederken ona ödevlerini yaparsa geleceğinin nasıl olabileceği hakkında samimi bir konuşma yapın. Gelecekte seçebileceği kariyer seçeneklerini anlatın, onun isteklerini ve düşüncelerini dinleyin ve onu anlamaya çalışın. Eğer çocuğunuzun zihninde gelecekle ilgili hedefler veya düşünceler varsa bu hedeflerine ulaşmasında eğitimin ne kadar önemli olduğunu anlatın.


Fikirler Paylaşın
Çocuğunuzun başarılı olması için ödevlerini sizin yapmanız gerektiği fikrinden kurtulun. Ödev konusunu onunla tartışın ve konuyu onun metne dökmesini sağlayın. Yazacağı cümleleri siz söylemeyin. Kitap okumak çocuğunuz için eğitiminde rehberlik yapmak adına çok önemlidir. Gerekirse siz ona bir şeyler okuyarak veya birlikte okuyarak genel kültürünü artıracak konular hakkında kendi bakış açısını geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz.


Diğer Çocuklarla Kıyaslamayı Bırakın
Çoğu anne baba, çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslar. Fakat her çocuk diğerinden farklıdır ve kendine özgüdür. Diğer çocukların yaptıklarını yapmayabilir, onun kendi becerileri ve kendine özgü bir çalışma şekli vardır. Çocuğunuzu diğer çocuklarla kıyaslamak veya diğerleri gibi olmaya zorlamak, onu demotive edebilir. Hatta ve hatta onu depresyona sürükleyebilir. Bu da çocuğunuzun okula ilgi duymamasına ve gerekli eğitimi alamamasına neden olabilir.


Çalışma Kuralları Belirleyin
Çocuğunuza karşı yumuşak ve yapıcı bir tutum takınmanın yanı sıra ev ödevlerini zamanında yapmasını sağlamanız ve yaptıklarını takip ve kontrol edebilmeniz çok önemlidir. Çocuğunuzun ödev ve çalışması için olduğu gibi ders dışı faaliyetleri için de bir zaman çizelgesi oluşturun ve bunu takip edin. Belirlediğiniz sürede ödevlerini tamamlarsa veya hedeflediklerinize ulaşırsanız ona küçük ödüller verin. Kurallara ve belirlediğiniz hedeflere ulaşmasının onun geleceği için de yararlı olacağını telkin edin. Disiplinli ve programlı olmanın faydalarını anlatın.


Veli-Öğretmen İlişkisi
Çocuğunuzun öğretmeni size onun hangi yönlerinin iyi olduğunu hangi yönlerinin veya becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini en doğru şekilde söyleyebilir. Zamanla okuldaki eğitim programı ve teknikleri geliştiği için bazı ebeveynler okulda tam olarak ne olduğunu ve ne anlatıldığını ne yazık ki bilmemektedirler. Bu da çocuğun ne yaptığını veya ne yapması gerektiğini tam olarak anlayamamalarına neden olmaktadır. Bu problem anne-baba ve öğretmen
arasında kurulan iletişim ile çözülebilir. Okullarda düzenlenen veli toplantıları genelde rutin bir seramoniye döüşmektedir. Çocuğunuzun okulda karşılaştığı zorluklar ve okul yaşamı ile ilgili görüşmek ve fikir alışverişinde bulunmak için öğretmeni ile daha sık ve bu toplantılar haricinde de görüşmeye çalışın.

 

Çocuklara Okumayı Öğretmek
internet ortamı tarih 13.11.2011, 08:25 (UTC)
 


















Konu çocuklara nasıl okuyacağını öğretmeye geldiğinde, çoğu ebeveyn panikler. Bazı ebeveynler panik durumunu daha da ileri seviyeye taşıyıp hem kendilerini hem de çocuklarını konuda yetersiz olarak görürler. Bu da yapılacak  en olumsuz yaklaşımlardan biridir.
Bir ebeveynin okumaya başlangıç sürecinde hissettiği kaygıyı çocuğuna asla belli etmeden, ilk olarak çocuğa okuma kabiliyetini edindirmeyi hedeflemelidir. Bunun için de kendine okumanın nasıl öğretilebileceğine dair bazı etkili stratejiler belirlemelidir. Yazımızda bir çocuğun okuma anlayışını nasıl geliştireceğine dair en çok işe yarayan ipuçları bulunmakta.



Çocuğunuz okumaya hazır mı?


Çocuğunuzun nasıl okuma-yazma öğreneceği konusunda harekete geçmeden önce, ilk düşünmeniz gereken şey, çocuğunuzun bunun için hazır olup olmadığıdır? Genellikle, çocuklar iki yaşına geldiklerinde, okumaya hazırdır. Ama bu her çocuk farklı olduğu için katı bir kural değildir. Bazı çocuklar dört ya da beş yaşlarında okumaya karşı bir eğilim göstermeye başlar. Onu bir kitabın sayfalarını karıştırırken mi buluyorsunuz? Ya da o, siz ona yazılı bir şeyler gösterirken, okurken çok heyecanlanıyor mu? Eğer cevabınız bu iki soru içinde evetse, onun okumaya hazır olduğunu söyleyebiliriz.


Sürekli bir şeyler okuyun.


Çocuğunuza daha etkili bir şekilde okumayı öğretebilmenin en etkili yollarından birisi de ona sizin bir şeyler okumasıdır. Bir hikaye kitabı alın ya da diğer çocuk kitaplarından alın ve çocuğunuzla beraber oturun. Kelimeleri sesli ve anlaşılır bir telaffuzla okuyun ve parmağınızı okuduğunuz kelimeler üzerinde tutun. Çocuk renklendirilmiş kelimeleri görecek ve zamanla seslerle onlar arasında bağlantı kurmaya çalışacaktır.


Sesleri kullanarak harfleri tanıtın.


Çocuklar dili öğrenirken, harfleri oluşturmak için, sesli harfleri kullanırlar. Yani, çocuğa okumayı öğretirken kullanmanız gereken en etkili stratejilerden biri de, sözcüklerden çok harflerin seslerini tanıtmaktır. Örneğin bir köpek gördünüz, çocuğa “k k k k köpek” ya da “a a a ağaç” gibi kullanımlarla bütün harflerin seslerini ona tanıtın. Ona harflerin seslerini öğretirken aklınızda tutmanız gereken bir diğer şey ise, her gün için bir harfin sesini öğretmektir. Çocukların yeni şeyleri öğrenmek için kendilerine özgü belirli zamanları vardır, yani aynı gün içinde iki–üç harfi öğreterek çocuğunuzun aklını karıştırmayın.


Okumayı ve yazmayı birleştirin.


Araştırmalara göre, eğer çocuklara okuma ve yazma peşi sıra öğretilirse, bu onlar için okumayı daha kolay hale getirir. Çocuklar görmeyi, yazmayı ve okumayı birleştirdiklerinde, harfler ve kelimeler onların hafızalarında daha kolay yer edecektir. Yani, okumayla birlikte çocuğunuza nasıl yazacağını da öğretin. Bunu eğlenceli yollarla ve yaratıcılığınızı kullanarak yapın. Çocuklara okumayı öğretmek eğlenceli olmak zorunda; böylece öğrenirken kendilerini stres altında hissetmezler. Bunun en iyi yolu ise çocuklar için hazırlanmış kitaplar kullanmaktır. Bu kitaplar her bir harfin sesi üzerine konsantre olan hikayeler içerirler. Bu hikaye kitapları pek çok kelimenin resmini de kullanır. Bunları çocuğunuza okuyun ve böylece kelimelerin seslerini ona tanıtın. Resimler ve hikayelerin içeriği onlara okumada yardımcı olacaktır. Okumayı eğlenceli yapmanın bir diğer yaratıcı yolu da harfler ve kelimelerle çocuğunuza şarkı söylemektir ve resimli kartların üzerine harfler yazıp ondan bu harfleri birleştirmesini isteyin. Sonra da çocuğunuzun kelimeyi tahmin etmesine çalışın.


Diğer stratejiler


İlk olarak, çocuğunuza harfleri öğretirken, daha küçük harflere konsantre olmaktır, bunun nedeni basitçe, büyük harflerin daha az kullanılmasıdır. Yani, bir çocuğun okuma yetisini geliştirmek için, küçük harfler anahtardır. İkinci olarak, başlangıçta gramer konusuna çok fazla takılmayın. Çocuğa harfleri ve kelimeleri öğrenmesi onları tanıması için zaman tanıyın. Gramerini düzeltmek için üstüne giderek onun hevesini kırmayın. Son olarak da, çocuğunuza öğrettiğiniz kelimelerin onun seviyesine uygun olmasına dikkat edin.


Amaç çocuklara herhangi bir şeyi öğretmek olduğunda, anahtarımız pratik yapmaktır. Bu yüzden okumayı öğretirken de başlangıçta harflerin seslerini onunla pratik yapın sonrasında da kelimelerle pratik yapmaya devam edin. Çeşitli çocuk kitaplarını onunla okuyarak pratik yapın. Sabırlı olun ve ona her harfi ya da kelimeyi öğrenmesi ve kavraması için zaman tanıyın. Sık sık pratik yapmakla, günlük hayatın her alanına öğretme sürecini yayarak, tekrar etmekten sıkılmadan çaba gösterin; zamanla emeğinizin karşılığını alacaksınızdır ve çocuğunuz sonunda akıcı şekilde okumayı öğrenecektir.

 

Çocukları Ders Çalışmaya Motive Etme
İnternet Ortamı tarih 13.11.2011, 08:23 (UTC)
 



Çocuğunuz ders çalışma konusunda isteksizlik gösteriyorsa ve siz bu konuda ne yapacağınızı bilemiyorsanız, çocuğunuzu çalışmaya nasıl motive edebileceğinizin yollarını size söyleyen birkaç bilgiye yazımızın devamında yer vermeye çalıştık. Umarım çocuğunuzun öğrenme konusunda istekli davranmasına bir şekilde faydalı olur.


Ebeveynler çocuklarının yaşamlarında başarılı olmalarını isterler haklı olarak ve başarının da yeterli bilgi ve emek sonucunda elde edildiğini iyi bilirler.
Bu nedenle, ebeveynler çocuklarının onları hayat için hazırlayacak olan iyi eğitim kurumlarını seçmeye çalışırlar. Bir ebeveynin görevi çocuğunun eğitimi için onu iyi bir okula göndermek değildir sadece, aynı zamanda öğrenmeyi onlarda kalıcı bir davranış haline getirebilmek için de çaba göstermeleri gerekir. Bazı çocuklar öğrenmeye kendiliğinden isteklidir ve otomatik olarak iddialı konulara pozitif yaklaşırlar. Teşvik edilmeye gerek bile duymadan sıkı bir şekilde başarmak için çabalarlar.


Bir diğer yandan, öğrenmeye daha az ilgi gösteren çocuklar vardır. Onlar yaşamlarında yeni şeyler öğrenmek için, özellikle de ilgilerini çekmeyen konularda, istek duymazlar ve daha az efor gerektiren kolay konulara yönelmeye eğilim gösterirler. Bir şeye başlamak için çok daha fazla teşvik edilmeye ihtiyaç duyarlar ve öğrenmeye karşı negatif bir tutum gösterirler. Bu tür çocukların ebeveynleri çocuklarını ders çalışma konusunda cesaretlendirmek için fazladan efor harcamak zorunda kalırlar. Sistematik ve stratejik bir yaklaşımla bu tip çocuklarda ilgiyi canlandırmak gereklidir. Eğer siz ve çocuğunuz da bu tür bir sorunla karşı karşıyaysanız, çocuğunuzu hayatın her köşesinde başarılı olabilmesi için çalışmaya nasıl motive edebileceğinizi bilmek isteyeceksinizdir.
İşte yapabileceğiniz birkaç şey:
İyi bir çalışma ortamı sağlama


İyi bir çalışma ortamı, öğrenmeyi geliştirmek için çok gerekli bir noktadır. Dış etkenlerin, gürültülerin sık sık çocuğunuz konsantrasyonunu bozacağı bir ortam verimli bir çalışmaya olanak tanımaz. Sessiz ve rahat bir oda, yeterli ışıklandırma çocuğunuza çalışma konusunda hoşnutluk hissi verecektir. İyi bir çalışma ortamı yaratmak ebeveynlerin elindedir ve böyle bir ortamı çocuklarına sağlayabildiklerinden kesinlikle emin olmalıdırlar.


Ulaşılabilir hedeflerin oluşturulmasına yardımcı olma


Çocuğunuza ulaşılabilir hedeflere yönelmesinde yardım etmek çocuk hakkında yalnızca net bir resim çizmekle kalmaz, zaman çizelgesi ile hedeflerin ölçülmesine de yardım eder. Zaten zaman içinde beraber oluşturduğunuz o küçük adımlardan oluşan hedefler hayata geçip de olumlu sonuçlar verdikçe çocuğunuzun motivasyon seviyesi kendiliğinden yükselecektir.


Makul beklentilerde bulunma


Bazı ebeveynler çocuklarından yapamayacakları şeyleri beklerler, bu da genelde çocuklarını gerçek anlamda tanımamalarından onları oldukları gibi değil de olmalarını istedikleri şekilde görmelerinden kaynaklanır. Onların bu beklentilerini yansıtmaları, çocuklarının zihninde aşırı baskı yaratır ve çocukların uğradıkları başarısızlık sonrasında depresyona girmesine bile neden olabilirler. Bu yüzden, ebeveynlerin çocuklarının öğrenme yeteneklerini anlamaları gerekir ve çocukları için ufak bir çabayla ulaşabilecekleri makul hedefler belirlemeleri gerekir. Çünkü ebeveynlerin beklentilerini karşılayabilen çocuk, kendine daha fazla güvenir ve daha çok çalışıp daha iyi performans gösterir.


Öğrenmenin önemini öğretme


Öğrenmeye ilgisi az olan öğrenciler, genellikle yaşamlarında öğrenmenin ne derece önem taşıdığını bilmemektedir. Bu nedenle de çok fazla önem ve özen göstermezler. Bu düşüncede olan bir çocuğa çalışmanın önemi düşündürülmeli, yaşamdan örnekler vererek kanıtlanmalı; çünkü çocuklar soyut olanı değil somut göstergeleri daha çok ciddiye alırlar.


İlginç öğrenme teknikleri kullanma


Öğrenmeyi ilginç bir aktivite yapmak size harika bir yardım sağlayabilir. Çocuklar genellikle rutin çalışma prosedüründen sıkılırlar, bu da çalışmaya olan ilgilerini kaybetmelerine neden olur. Eğlenceli aktiviteler, kullanışlı teknikler kaybolan ilgiyi geri getirebilir ve daha fazla çalışması için çocuğu motive eder.


Onun ilgi alanlarına konsantre olma


Her çocuk kendine özel ilgi alanlarına sahiptir. Bu alanları belirlemek ve bu konularla eğitime başlamak çocuğunuzu ders çalışma konusunda teşvik edecektir. Bu tür ilginç konuları işlerken, çocuğunuzun ilgi duyduğu alan hakkında daha fazla bilgi kazanmasını sağlamaya çalışmalısınız ki o, öğrenmenin faydalı ve gerekli bir eylem olduğuna ikna olsun.


Onu cesaretlendirmek


Eğer çocuk depresyon içindeyse, kendini baskı altında hissediyorsa ya da kararlaştırılan hedeflere ulaşma konusunda başarısızlığa uğramışsa şikayet etmeyin, yoksa çocuğunuzdaki öğrenme isteğini adım adım yok etme yoluna girmiş olursunuz.

 

<-Geri

 1  2 Devam -> 
İlkokul Kaynak Sitesi
 
INFOMELDUNG_LOGINBOX
Facebook'ta buluşalım
 
SUNUM
 

HABER BANDI
 
 

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol